Dijital Çağda Psikolojik Harekat
Herkese selamlar.
Bu yazımda 2016'dan bu yana siber camiada sıklıkla adı duyulmaya başlanan psikolojik harekatları ele alacağım. Nedenini ise şöyle bir girizgahla açıklamak istiyorum;
“Siber dünya” dediğimiz olgu üç adet sac ayağına sahiptir. Birincisi toplumumuzun dokusu olarak sayabileceğimiz ‘bilgi’ dir. İkinci ayak bu bilginin aktarılmasına imkan sağlayan bilişim teknolojileridir. Bilgi eğer tuğlaysa bilişim teknolojileri bu işin çimentosudur. Üçüncü ve son ayak ise bu bilgiyi tüketip, işleyip, yeni bilgiler üreterek sisteme geri aktarmak suretiyle siber dünyanın en aktif unsuru olan insandır.
İşte bu üç unsur bir araya gelerek siber dünya dediğimiz şeyi oluştururlar. Dolayısıyla eğer siber güvenlikten bütünleşik bir disiplin olarak söz etmek istiyorsak bilgi ve bilişim unsurlarının yanında insan unsurunun da güvenliğini ve emniyetini düşünmek mecburiyetindeyiz. Şimdi konumuza başlayalım.
Şayet bu konuyu araştırmaya soyunursanız aynı şeyi ifade ediyor gibi gözüken birkaç kavramla karşılaşacaksınız. Propaganda, psikolojik harekat, psikolojik harp, algı yönetimi, algı operasyonu, etki operasyonları, stratejik iletişim, halkla ilişkiler vs…
Gerçekten de bu kavramların tarihsel gelişimi net değildir. Çoğunlukla bu kavramlar zaman içerisinde olumsuz imaj edinmelerinin üzerine terkedilmiş, yerine kullanılmak üzere başka kavramlar üretilmiştir. Yani aslında hepsinin nihai amacı ortaktır. Fakat günümüzde çok farklı biçimler alabilen bu yöntemleri sınıflandırmak adına kavramlar arasında bir ayrım yapmak gerektiği kanaatindeyim.
Ben bu yazı serisinde üç adet kavramı baz alacağım; propaganda, psikolojik harekat, algı yönetimi. Şimdi bunların farklarından bahsedelim.
İlk olarak birbirinden ayırmamız gereken kavramlar propaganda ve psikolojik harekat. Aslında bu kavramlar çoğu zaman eş anlamlı olarak kullanılır. Veyahut psikolojik harekatın “daha geniş kapsamda gerekli propaganda faaliyetlerinin planlanıp yürütülmesi” olduğu söylenir. Ancak ben bu ikisini vaka incelemelerinde faydasını gördüğüm farklı bir şekilde tanımlayacağım.
Propaganda
1718 yılında Katolik Kilisesinin yurtdışındaki misyonerlik faaliyetlerini yürütmek üzere kurulan komitenin ismidir. Latincede “Congregatio de Propaganda Fide” yani “inanç yayma cemaati” cümlesinin kısaltması olarak kullanılmıştır. Bu kelimeyle aynı kökten gelen İngilizce “propagate” kelimesi “yaymak, çoğaltmak” anlamını taşır. Yani herhangi bir inancı yaymak maksadıyla yapılan tüm faaliyetlerin propaganda olduğu söylenebilir. Bu haliyle özünde olumsuz bir anlam taşımıyor gibi durmaktadır.
Günümüzde propagandanın en sık karşılaştığımız şekli siyasetteki kullanım şeklidir. Siyasi partiler özellikle seçim, referandum gibi halk oylaması yapılacağı zamanlarda birçok propaganda faaliyeti yürütürler. Örneğin aşağıda 2017 anayasa referandumuna dair iki adet propaganda posteri görmektesiniz.
Diğer bir örnek olarak aşağıda Liberal Demokrat Parti’nin 2002 seçim konuşması yer almaktadır.
Propaganda faaliyetleri bunlarla sınırlı olmamakla birlikte, bu iki örnek üzerinden propagandanın özelliklerini sıralayalım:
- Amacı argüman yoluyla kişiyi ikna etmek ve eyleme geçirmektir.
- Çoğunlukla yazılı veya görsel formattadır. Kitle iletişim araçlarının kullanımı yaygındır.
- Fikrin yayılması için akılda kalıcı söz, slogan, şarkı, görsel gibi unsurlarla mesaj desteklenir.
- Açıktır. Niyeti kolayca anlaşılır.
Psikolojik Harekat
Savaşta psikolojik üstünlüğün getirileri antik çağlardan beri bilinen bir gerçektir. Buna rağmen psikolojik harekatın kavramlaşması ancak 20. yüzyılda olmuştur. I. Dünya Savaşı’nda psikolojik harekat adıyla yürütülen manipülatif faaliyetlerden propaganda kelimesi de nasibini almış, o günlerde edindiği kötü şöhretinden hala kurtulamamıştır.
I. Dünya Savaşı’nda İtilaf devletleri ordularının büyük kısmını Afrika, Hindistan gibi ülkelerden getirilen koloni askerleri oluşturuyordu. Dolayısıyla o dönem propaganda faaliyetleri çoğunlukla koloni askerlerini hedef almaktaydı. Amaç emperyal ülkeleri için rızaları dışında savaşan bu askerlerin savaşma güdülerini ortadan kaldırmak ve savaşı terk etmelerini sağlamaktı.
Aşağıda o dönem İngiliz kolonisi olan Avustralya ve Yeni Zelanda uyruklu askerlere yönelik hazırlanmış bir propaganda broşürü görüyorsunuz.
İlk bakışta önceki incelediğimiz propaganda örneklerine benzese de önemli bir farkı vardır. Mesaj belirli bir duygusal tepkiyi ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmiştir. Broşürü okuyacak olan askerin o anda içinde olacağı ruh hali saptanmış ve mesaj bu ruh halinden istifade edecek şekilde hazırlanmıştır. Amaçlanan şey duygularla etkileşime geçecek düşünce kalıplarını askerin zihnine sokmaktır. Böylelikle askerin emperyal devletine olan güveni sarsılacaktır. Neticede ya savaştan kaçacak/teslim olacak, ya komutanına mukavemet gösterecek, ya da zaten istemeyerek içinde bulunduğu bu savaşta görevlerini savsaklayacaktır.
Propagandanın duygulara hitap eden bu manipülatif çeşidine siyasette de sıklıkla rastlanır. Örneğin 2016 yılı Brexit referandumu sırasında “Vote Leave” kampanyalarından birisi aşağıdaki gibidir.
Propagandanın bu özel kullanımının haricinde psikolojik harekatın başka biçimleri de mevcuttur. Aslında hedef kitlede belirli duyguları ortaya çıkarmak üzere yapılan her faaliyet bir psikolojik harekat niteliği taşır. Bu özelliğiyle psyops unsurları yazılı/görsel iletişim araçlarıyla sınırlı değildir. Örneğin Hannibal’ın savaş filleri ve Japonların Kamikaze saldırıları, tahribat yeteneğinin yanı sıra psikolojik harekat olma özelliği de taşırlar.
Psikolojik harekat aynı zamanda terör örgütlerinin stratejilerinin de temelini oluşturur. Çatışmalarda meydana gelen sivil kayıpları ajitasyon unsuru olarak kullanmalarına sıkça rastlanır (Agitprop). Ayrıca çocuk milis kullanımı da sık rastlanan diğer bir taktiktir. Bununla beraber terör eylemlerinin tümü yaratacağı psikolojik etkiye göre planlanır. Örneğin 2006 yılında Bağdat’daki El-Askerî Camii teröristler tarafından bombalandığında hiçbir ölüm gerçekleşmemiştir. Fakat Camii Şiî Müslümanlar için en kutsal yerlerden birisidir. Bundan dolayı saldırının akabinde ülkede mezhepsel çatışmalar başlamış ve binlerce kişinin ölümüne sebep olmuştur.
Psikolojik harekatın özelliklerini sıralamak gerekirse:
- Amacı kişide belirli duyguları ortaya çıkararak davranışı etkilemektir.
- Mesajların içeriği hedef kitlede duygusal etkileşim yaratır.
- Yazılı/görsel medya kullanılabilir fakat araçlar bununla sınırlı değildir. Duruma göre bir eylemin kendisi dahil her şey psyops unsuru olabilir.
- Örtülü ve manipülatiftir. Niyeti hemen anlaşılmaz.
Görüldüğü üzere psikolojik harekat aslında klasik propagandadan hem yöntem hem de sonuç itibariyle oldukça farklıdır. Manipülatif özelliği ve herhangi bir araçla kısıtlı olmaması onu çok daha tehlikeli yapmaktadır.
Literatürde böyle bir ayrım var olmamasına rağmen mesajların içeriğini değerlendirirken bu şekilde bir sınıflandırma yapmayı faydalı buluyorum. Fakat göz önünde bulundurulması gereken şey bu sınıflar arasında keskin çizgilerin olmadığıdır. Bunu sınırları net kümeler şeklinde değil de bir spektrum olarak betimlemek sanıyorum daha doğru olacaktır.
Bir sonraki yazımda bu faaliyetlerin siberdeki uygulamalarına örneklerle değineceğiz.
Görüşmek üzere.